5 Şubat 2009 Perşembe

DOĞU KARADENİZ BÖLGESİ EVLERİNİN TİPOLOJİSİ-1



eski evimiz

Gelişen sanayi,teknoloji ve ekonomik yapı bütün dünyada olduğu gibi Türkiyemizdede yaşamın bütün alanlarında olduğu üzere yapı şeklini ve yapılaşmayı etkilemiştir.Coğrafya,kültürel özellikler,geleneksel yaklaşımlar,iklim,sosyalite,antropolojik hususiyetler vs. özelliklerin sonucu olarak asırlardır kendine özgü yapı şekilleri olan çeşitli yörelerimizde hızla betonarme temelli yeni bir yapılanma şekli ortaya çıkmıştır.Yapı şekillerindeki bu değişimler ilgili yörelerde farklı zamanlarda egemen olmaya başlamışsada genel olarak 1975 lerin sonrasında başlamıştır.

Doğu Karadeniz bölgemiz genelinde ve Of özelindede bu durum 1970 ler

sonrasında ortaya çıkmış;artan nufus başta olmak üzere çeşitli nedenlerle yeni ev ihtiyacı ortaya çıktığında betonarme  evler tercih edilmiştir.Zor arazi yapısı,yolların yetersiz oluşu,teknoloji ve sanayinin henüz yeterli gelişememiş olması nedeniyle başlangıçta yavaş olan bu süreç 80 li yıllardan sonra hızlanmıştır.Tam bu sırada ülkemiz genelinde şehirlere doğru büyük bir göç hareketi başlamış ve Of ve yöreside bundan çok etkilenmiştir.Ev yapımı yavaşlamış,Yapımına başlanan evler yarım bırakılmış yeşil doğanın içinde hilkat garibesi adeta gece kondu tarzı binalar kalıvermiştir.Sonraki 10 yıldan itibaren bu binalarda iyileştirmeler yapılmış ,gurbete gidip maddi kazanımlar edebilenler ata toprağına yeni binalar yapmaya başlamışlardır.Gelişen sanayi ve teknoloji,yapılan yollar,insanların bakış açılarındaki nispeten olumlu değişimlerle daha düzgün evler(eskiye oranla) yapılmıştır.Göç ve göç sonrası yaşananlar her yönüyle ayrı bir yazı konusudur.

Bu kısa(!) girişten sonra bu yazının asıl konusu olan eski ahşap,kagir,taş evlere yani Karadeniz deyince memleket deyince hepimizin gözünde canlanan o şirin evlerimize değinelim.Ahşap ev yapımının yöremizde tercih edilmesi son derece doğaldır.Yukarıda giriş kısmında bahsettiğim hususlar başta olmak üzere ormanların içinde yaşayan,ülkemizin en nemli ve ençok yağış alan bu bölgesinde başka türlüsü de olmazdı zaten.

Genellikle  dikdörtgen şeklinde 2 veya 3 kat olan bu evlerin kuruluşu ortalama 80-120 metrekare bir alana yapılırdı.Taş duvarlarla çevrilen alt kat genellikle ahır olarak kullanılırdı.Genellikkle dıştan çıkılan bir merdivenle ulaşılan 1.kat ana yaşam alanıydı.Evin bu katının ortasında planı ortadan uzunlamasına ikiye bölen 2 metre genişliğinde “hayat”diye isimlendirilen bir hol bulunur.Köşelere yerleştirilen,evin büyüklüğüne göre 4 veya 6 odanın kapıları bu hole açılırdı.Odalardan 1 veya ikisi diğerlerine göre daha fonksiyonlu olurdu.Bu odalarda şimdiki duşakabin büyüklüğünde bir abdestlik,el ayak yıkama,banyo yapma yeri;şimdiki şöminelerin taştan yapılmış bir benzeri olan ve ocak olarak anılan bir ısı kaynağı bulunurdu.

Aynı zamanda bu odalarda yatıldığından bugünki karyola vazifesi gören ama yerine sabitlenmiş ahşaptan “peke”denilen yatma ve oturma grubu olurdu.3.kat çatı altı olup burada ihtiyaca göre bir iki ufak oda bulunabilir;yada bu kısım ot,mısır,turşu,yağ ,peynir vs..zahirenin saklandığı bir kiler görevide görürdü.Evler kestane ağacından hemen hemen hiç çivi çakılmadan yapılırdı.Dış kısım kare yada baklava dilimi halinde 30-40 cm ara ile birbirine geçirilmiş dolmalardan kafeslenir,boşlukları kerpiç benzeri malzeme ile doldurulurdu.Çatı saçaklı olup genellikle Marsilya kiremiti ile kaplanırdı.

Etrafın müsait olmasına göre avlu dizayn edilir,Sarender ve Merek denilen iki fonksiyonlu yapı bu avluda yer alırdı.

orhan -muzaffer

Bütün bu özetle tasvir etmeye çalıştığım fiziki yapılarıyla eski evlerimiz kısa zamanda içinde doğup büyüyen çocuklara inanılmaz bir mutluluk kaynağı olan muhteşem yapılardı.Hepimizin tarifsiz bir mutlulukla büyüdüğümüz bu evler yavaş yavaş yok olmaya başlayınca  ne kadar büyük bir ayrıcalıkla büyüdüğümüzü şimdi daha iyi anlıyorum.

Yeni ev yapmaya heveslenen eşimizi dostumuzu mühendislerin elindeki projelere kafa patlatırken gördüğümde hep aklıma bu ve benzeri şeyler geliyor.Belki artık o evleri yapmak neresinden bakarsanız bakın zor gelebilir ama paramızla kendimize ve çocuklarımıza bir mutluluk ocağını çok görmüş olmuyormuyuz?Son zamanlarda eski evleri neredeyse harabe olsada o eski tadı almış akil insanların bazı evleri aslına uygun restore ettiklerine şahit olmaktayım.O insanlara en derin saygılarımı ve sevgilerimi sunmalıyım.Yeni baştan o evler yada günümüz imkanlarını kullanarak benzeri evleri yapacak olanlarıda şimdiden selamlıyorum.

Laf uzar gider …Şimdilik bir nefes alalımda aklımıza geldiğinde bi şeyler karalarız.hasandedemiz

3 yorum:

Cemil dedi ki...

Öncelikle sitenin içeriğini,konularını,makalelerini hazırlayan amcam,sitenin kurucusu ve yöneticisi Asım Günaydın'a teşekkür etmek istiyorum.

Neden mi?

Her kesime hitap eden farklı,güncel,nostaljik konularla birlikte bilgilendirici içerik barındıran böyle bir siteyi düşündüğü,yaptığı ve ayakta tuttuğu için.
Bu arada makalede görülen resimlerden eski evin önündeki iki küçük çocuktan birisinin ben olduğunuda söylemeden geçemeyeceğim.Diğeri kim diye merak etmeyin diye onuda söyleyeyim oda Okan Günaydın.Hey gidi günler hey.
Bu duyguları bana yaşattığın için tekrar teşekkür eder başarılarının devamını dilerim amca...

Adsız dedi ki...

Ey gidi eski evler vede ey gidi fotolar...

Adsız dedi ki...

Cemil'in iltifatına bende teşekkür ederim.Bu fotoğrafı sanırım 1983 yada 84 yılında bizim evin üst tablasından çekmiştim.Fotoğraftaki oturan çocuk Cemil olabilir belki.Ama ayaktaki sanırım Yasemin veya Asumandı.Yoksa Okan çocukken etek giyiyor olacağından Okan olmadığı aşikar.Hatta Belki de çömelen Cemil değil Yasemin'de olabilir düşük bir ihtimal.